Osmanlı Devleti döneminde fotoğrafçılar, daha çok subaylar tarafından seçilir ve o dönemde yoğun olarak girilen savaşlardaki cepheleri belgelendirmek amacıyla savaş alanlarına gönderilirlerdi. Cumhuriyetin ilanından sonra hemen tüm ülkede, yoğun olarak fotoğraf firmaları açılmış, ancak bu işletmeler küçük birer aile şirketi vasfından kurtulamamışlardır.
Fotoğraf makinesinin icadından sonraki ilk dönemlerde cihazların pahalılığı, bakımlarının zorluğu ve tamir edecek insanların yetiştirilemeyişi sektörü zor durumda bırakmış olsa da, üniversitelerin güzel sanatlar fakültelerinde bu konuyla ilgili bölümlerin açılması ile bu sorun ortadan kalkmış, hızla büyüyen makine sanayii de cihazların tamirini yapabilecek düzeye gelmiştir. Teknolojik gelişmeler, yukarıda bahsi geçen küçük ölçekli firmaların avantajı değil, dezavantajı olmuştur. İlk başlarda sadece bu firmalar tarafından temin edilebilen “pahalı” makinalar, yerini artık neredeyse herkeste bulunan “kompakt” makinelere bırakmıştır. Ayrıca, eskiden stüdyolarda yapılan banyo işlemini de, dijital çıktılara bırakmış bu durumda stüdyoları batma noktasına getirmiştir.